15 Şubat 2021 tarihinde İHD bir basın toplantısı düzenleyerek Türkiye’den 13 asker, polis ve istihbarat görevlisinin Kuzey Irak’ın Gare bölgesinde öldürülmeleri konusunda Türkiye hükümeti ile Kürdistan İşçi Partisi’nin (Partîya Karkerên Kurdistanê - PKK) ortak sorumluluğuna işaret eden bir açıklama yaptı. Türk Silahlı Kuvvetleri, Gare bölgesinde askeri operasyon düzenlemeye karar verdiğinde, söz konusu 13 kişi PKK tarafından altı yıldan uzun süredir alıkonulmaktaydı ve operasyonun hedeflerinden biri de alıkonulan kişileri kurtarmaktı. 14 Şubat 2021 tarihinde Milli Savunma Bakanı, bu operasyonda alıkonulan 13 kişinin yaşamını kaybettiğini açıkladı.
Bu olayın ardından 16 Şubat 2021 tarihinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hükümet temsilcisi olarak olay hakkında bilgi vermek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekillerine hitaben bir konuşma yaptı. Konuşmasının bir kısmında, alıkonulan 13 kişinin ölümünden devleti de sorumlu tutmaları nedeniyle İHD’yi ve yöneticilerini hedef alan Bakan, İHD’yi “canı çıkasıca” dernek olarak andı. Ayrıca gerçeği yansıtmayan bir şekilde İHD’yi terör örgütleri tarafından sivillerin katledilmesine karşı sessiz kalmakla itham etti. 18 Şubat 2021 tarihinde İHD, derneğin kim tarafından yapılırsa yapılsın sivillere yönelik saldırıları her zaman alenen kınadığını, alıkonulma durumlarında arabuluculuk rolü oynadığını ve, özellikle de riskli bir askeri operasyon bağlamında, üçüncü şahısların suistimallerine karşı hors de combat (çatışmanın tarafı olmayan) kişilerin yaşam haklarının korunması konusunda Devletin sorumluluğu bulunduğunu hatırlatan ve bu haksız suçlamaları reddeden bir bildiri yayınladı.
İçişleri Bakanı’nın açıklamasının ardından İHD, e-postalar ve sosyal medya da dahil olmak üzere çeşitli kanallardan tehditler almaya başladı. Gözlemevi bu gelişmeden son derece büyük bir endişe duymakta ve İHD’nin İç İşleri Bakanı tarafından damgalanıp düşmanlaştırılmasının dernek ve üyelerine yönelik tacizi artırabileceğinden korkmaktadır. Gözlemevi, birçok İHD üyesi ve yöneticisinin insan haklarını ve barışı savunma çalışmaları nedeniyle halihazırda temelsiz cezai kovuşturmalarla karşı karşıya olduğunu hatırlatmaktadır.
Gözlemevi, Türkiye’deki yetkilileri, İHD’nin ve tüm insan hakları savunucularının ve örgütlerinin damgalanmasına ve hedef gösterilmesine son vermeye ve ülkede ifade ve örgütlenme özgürlüğü haklarını güvence altına almaya çağırmaktadır. Gözlemevi daha genel olarak yetkililere, Türkiye’deki tüm insan hakları örgütlerinin meşru insan hakları çalışmalarını misilleme korkusu olmadan ve adli taciz de dahil olmak üzere herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmadan yürütebilmelerini sağlamaları çağrısında bulunmaktadır. Gözlemevi, insan hakları örgütlerinin Devletin sorumluluğuna işaret etme hakkına sahip olduğunu ve Devletin uluslararası insan hakları hukuku ve uluslararası insancıl hukuka uygun davranmasına ilişkin herhangi bir ihmalinin soruşturulmasını talep edebileceğini hatırlatır.
İnsan Hakları Savunucularının Korunması için Gözlemevi (Gözlemevi), 1997’de Dünya İşkenceyle Müdahale Örgütü (OMCT) ve Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) tarafından kurulmuştur. Bu programın amacı, insan hakları savunucularına karşı baskıyı engellemek veya bu durumlara çözüm üretmek üzere müdahale etmektir. OMCT ve FIDH, uluslararası sivil toplum tarafından hayata geçirilen bir Avrupa Birliği İnsan Hakları Savunucuları Mekanizması olan ProtectDefenders.eu üyesidir.